GÖZYAŞLARININ AKTIĞI,GÜLLERİN SOLDUĞU SİVAS!
Anadolu’da filizlendiler ve Anadolu topraklarında yeşerdiler. Acılarını gözyaşlarıyla katık yaptılar; hüzünlerini, gözyaşlarıyla yoğurdular. Onlar ne yaşamadı ki; bu topraklarda…
ALİ’DİR ‘ŞAH’LARI, KABE’DİR KIBLEGAHLARI, MİHRAÇ’TAKİ MUHAMMED’DİR PADİŞAHLARI…
Evet, Anadolu’yu yaşanır topraklara çeviren, yıllarca Anadolu’da Alevi olarak yaşayan onlar… Tarihin derin sayfalarında yer alan basit olaylardan ibaret değil, onların yaşadıkları. 1938 yılında Dersim’de yaşadıkları olayda yüzlerce Dersimli öldü. Binlercesi de bulundukları yerden sürüldü. Bu olaylardan onlarca yıl sonra ise 1978 yılında Maraş Olayı, 1980’de ise Çorum Olayı patlak verdi. Bu olaylar için detaya inmeden Aleviler burada da baskıya, şiddete zulme maruz kaldı diyebiliriz. Bu olaylardan yıllar sonra 2 Temmuz 1993’de yani bundan 28 yıl önce, Sivas’ta Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en utanç verici olaylarından biri olan “Madımak Katliamı” yaşandı.
Bu olayda 33 aydın can, ozan, yazar hayatını kaybederken, 2 otel çalışanı ile ve olayda gösteriye katılan 2 kişi hayatını kaybetti. Bu olayın nasıl olduğu ile ilgili internette kamuoyunun elde edebileceği pek çok sayıda kaynak yazıldı, çizildi.
SAĞCISININ SOLCUSUNA, SOLCUSUNUN SAĞCISINA “YAN BAKTIĞI” DÖNEM
Sivas’taki bu olaylara gelmeden önce, isterseniz 1978’deki Maraş Olaylarına dönelim… Türkiye o dönemde kanlı bir süreç yaşıyor. Tabiri caizse sağcısının solcusuna, solcusunun sağcısına “yan baktığı” dönem… Olaylar hızlı bir şekilde gelişti ve Maraş Olayı ortaya çıktı. Dönemin Kahramanmaraş valisi Tahsin Soylu kente askeri güç gönderilmesini istemiş; ancak talebine olumlu cevap verilmemiştir. Bu olaylarda güvenlik güçleri müdahaleden uzak durmuştur. Eğer MİT olayın içinde olmasaydı, Kahramanmaraş’tan her türlü istihbaratı aylar evvel alır ve olayın zuhur etmesine meydan vermezdi.”
SİVAS OLAYLARINDA KALABALIK 15 BİN KİŞİYİ BULMUŞTU
Camiden çıkan kalabalık cemaat, önce Pir Sultan büstünü yıkıyor. Ardından kartopu olup sayısı ortalama 15 bin kişiyi bulduğu düşünülen kalabalık, Madımak Oteli önünde toplanıyor. Maraş’da olduğu gibi Sivas Valisi de yardım istiyor, onca çaba gösteriyor ama yardım bir türlü gelmiyordu. Sivas, Maraş olaylarının sonuçlarını ayrıntılı yazmaya gerek yok; ancak şu bilinmelidir ki bu olaylardan sonra tutuklanıp yargılananların cezası yargı tarafından verilmiş; fakat cezalar yargıtay tarafından bozulmuştur. Cezalılar cezalandırılmamıştır.
1993’ÜN 2 TEMMUZ’U SIRADAN BİR SARI YAZ GÜNÜ GİBİ BAŞLAMIŞTI.
Geçmişteki her yüzyıl, tam da Freud’un işaret ettiği gibi “insanın kendi türüne karşı yabancı ve vahşi bir canavar olarak kendini gösterdiği” pek çok olaya tanıklık etmiştir. Kim, nasıl düşünebilirdi ki, bu yüzyılda, devletin gözü önünde, 10-15 bin kişilik bir güruhun, bir avuç aydın, yazar insanı bir binaya kıstırıp feci halde diri diri yakabileceklerini nasıl düşünülür ki? İşte birileri 28 yıl önce bu saatlerde plan yapmaktaydı, Sivas/Madımak Oteli katliamını yapanlara ve bu insanlık utancını bize yaşatanlara Victor Hugo’dan ödünç alarak demek gerekir ki: Gerçek inanan, vicdan ve ahlak sahibi olan biziz; din adına, Tanrı adına Sivas’taki katliamı yapanlar ve onların destekçileri değildir.